Kuduz şüpheli hayvan ile temasta yara yerine yapılacak ilk yardım uygulaması hayat kurtarıyor. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Görevlisi, SHMYO İlk Yardım Bölüm Başkanı Özlem Karagöl, ölüm riskinin çok yüksek olduğu kuduz vakalarında, ilk anda yapılması gerekenleri anlattı. Özlem Karagöl, yaranın en az 15 dakika su ve sabunla yıkanması, deterjan, iyot bileşiği ya da virüs öldürücü etkisi olan bir maddenin yarada kullanılmasını önerdi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün de önerdiği bu yöntemin mutlaka uygulanmasını, sabun bulunamaması halinde yaranın bol su ile yıkanması gerektiğini belirtti.
VAKALARIN YARISI, 15 YAŞ ALTI ÇOCUKLAR
DSÖ verilerine göre kuduz nedeniyle her yıl 150’den fazla ülkede 59.000 kişi hayatını kaybediyor. Özlem Karagöl, kuduzun hem Türkiye’de hem de dünyada aşı ve profilaksi uygulamaları ile önlenebilen, önlenemediği takdirde ölüm riski yüksek bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi. Özlem Karagöl, bu ölümlerin %59’unun Asya’da, %36’sının Afrika’da gerçekleştiğini ve yarısının da 15 yaşın altındaki çocukların oluşturduğuna dikkat çekti. Kuduz vakalarının %99’unun enfekte köpeğin ısırmasından kaynaklandığını söyleyen Özlem Karagöl, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2021 verilerine göre, sahipsiz köpek saldırılarının en büyük mağdurunun çocuklar olduğunu kaydetti. Özlem Karagöl, “Dünya genelinde kaynak hayvan olarak köpek %92, kedi %2, diğer evcil hayvanlar %3, yarasa %2 diğer yabani hayvanlar ise %1’den az oranda sorumlu. Ülkemizde kuduz olan hayvanların %93’ünün evcil hayvanlar olduğu ve ilk sırayı %59 ile köpeklerin aldığını söyleyebiliriz” dedi. Bu vakaların coğrafik olarak Ege, Marmara, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha sık görüldüğünü, 2014 yılı itibarıyla ise İç Anadolu Bölgesinde de görülmeye başlandığını ifade etti.
“YILDA 300.000 KUDUZ TEDAVİSİ YAPILIYOR”
Türkiye’nin hâlâ kuduz yönünden endemik bir bölge kabul edildiğini belirten Özlem Karagöl, ülkemizde yılda yaklaşık 300 bine yakın insanın kuduz tedavisi olduğunu kaydetti. Kuduz riski konusunda Türkiye’nin, Afrika ve Asya ülkeleri ile aynı yüksek risk kategorisinde bulunduğuna dikkat çekti. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre Türkiye, 2008 yılından beri kırmızı renkle ifade edilen yüksek risk kategorisinde yer alıyor.
“İLK TEMASTAN KAÇ GÜN SONRA KENDİNİ BELLİ EDER?”
Kuduz vakalarının çoğunda inkübasyon süresinin 31-90 gün arasında değiştiğini söyleyen Özlem Karagöl, olguların %30'unda 30 gün, %54'ünde 31-90 gün, %15'inde 90 günden fazla ve %1’inde bir yıldan uzun olarak bildirildiğine değindi.
“EN ETKİLİ TEDAVİ, KORUNMA”
Kuduza karşı etkili bir tedavi yönteminin bulunmadığının altını çizen Özlem Karagöl, en etkili yöntemin bu hastalıktan korunmak olduğunu ifade etti. İnsanlarda görülen kuduz hastalığının, hayvanların yeterli yaygınlıkta aşılaması ve kontrolünün sağlanması, risk altındaki kişilerin eğitilmesi ve riskli teması olan kişilerin uygun tıbbi bakıma erişiminin artırılması yoluyla ortadan kaldırılabileceğini belirtti. Özellikle köpek ve kedi gibi evcil hayvanların, insanlara kuduz geçişi için potansiyel vektörler olduğunu hatırlattı.
“İLK SEMPTOMLAR GRİBE BENZİYOR”
İlk kuduz semptomlarının halsizlik, ateş, baş ağrısı olup gribe çok benzediğine dikkat çekti. Bu semptomların günlerce sürebildiğini söyleyen Özlem Karagöl, bu dönemin klinik özelliklerinin sistemik bir viral enfeksiyondan ayrılmasının zorluğuna işaret etti. Özlem Karagöl hastalığın seyri ve diğer belirtileri hakkında da önemli bilgiler verdi. “Isırık bölgesinde rahatsızlık, yanma, karıncalanma ve kaşıntı hissi olabilir. Günler içinde beyin fonksiyon bozukluğu, kaygı ve ajitasyon semptomları gelişir. Hastalık ilerledikçe kişide deliryum, anormal davranış, halüsinasyonlar ve uykusuzluk görülebilir. Akut hastalık süresi, tipik olarak 2-10 gün sonra sona erer. Kuduzun klinik belirtileri ortaya çıktığında hastalık neredeyse her zaman ölümcül seyreder ve tedavisi destekleyici tedavidir.” diye konuştu.
“ÖLÜM, GENELLİKLE SEMPTOMLARIN BAŞLAMASINI TAKİP EDEN İKİ HAFTA İÇİNDE”
Özlem Karagöl, kuduz nedeniyle ölümün genellikle ilk semptomların görünmesinden iki hafta içinde gerçekleştiğini de belirtti. Kardiyopulmoner bozuklukların, en sık görülen tıbbi komplikasyonlar olduğundan söz etti. “Sinüs taşikardisi çok yaygındır ve kalp hızı, ateşin yüksekliğine göre beklenenden daha fazladır. Aritmi, kalp yetmezliği, hipotansiyon ve kardiyak şok gibi çeşitli kardiyak komplikasyonlar görülebilir.” açıklamalarını yaptı. Kişilik değişiklikleri ve idrak bozukluğu gibi nörolojik bulgular dikkatli bir gözlemle saptanabilir. Anksiyete, depresyon ve huzursuz ruh hali yaygındır. Uykusuzluk ve kabuslar sık sık tarif edilir. Göze ve burna yakın ısırıklarda görme ve koku duyusuna ilişkin halüsinasyonlar ortaya çıkabilir” bilgilerini de ekledi.
YORUMLAR